Kimisi aşırı özverili, kimisi kontrol delisi, kimisi alabildiğine boşvermiş… Kendilerine has karakterleriyle zihinlerimize kazınan televizyon annelerini listeledik.
block;
}
(Lorelai ile Rory) hikayesine sekizinci sezonda ortak olmaya devam ediyoruz. Televizyon tarihinin en seri konuşan, en esprili annesi açık ara farkla Lorelai Gilmore. Lorelai’ı çok sevmemizin en önemli nedeni kızının en yakın arkadaşı, biricik dert ortağı, akıl hocası olması. (Belki de bu mükemmellik kendi annesinin tam bir soğuk nevale olmasıyla ilgili.)
block;
}
ikilisinin romantik hezimetlerini, asla sona ermeyen komik diyaloglarını ve sıcak ilişkilerini özlemiştik. Klasik bir Amerikalı gibi giyinen Lorelai yine İspanyol paça pantolonları, v yakalı kazak ya da gömlekleri, biker ceketi ve topukları botlarıyla karşımızda.
“O çocuk için hayatını bir kenara atacaksan bir motosikleti olsa iyi olur.”
Kabarık kızıl saçları, leopar desenli taytı, tüylü terlikleriyle tüm zamanların en rüküş annesini unutmak mümkün mü? Ve tabii en tembel… Ev işlerinden hiç hoşlanmayan, aklı fikri sekste ve alışverişte olan bu kadının karşı koyulamaz bir cazibesi var. ‘Loser’ sözcüğünün hayat bulmuş hali olan kocası Al Bundy ile evli kaldığı için bir madalyayı bile hak ediyor. Bol atışmalı bu tuhaf ilişkiden beklenen tuhaflıkta çocukları Bud ve Kelly’yi de unutmamak lazım. İzleyenleri aşk
Modern Family’nin kendisini tam anlamıyla üç zıpır çocuğuna ve bir çocuktan farksız kocası Phil’e adamış Claire Dunphy’yi başta itici bulsak da tanıdıkça sevdik. Gençlik yıllarında hızlı bir parti kızı olduğunu öğrenmek ve sarkastik mizah anlayışı sevgimizi ikiye katladı. Kontrol delisi Claire Dunphy, ne kadar uğraşsa da üç çocuklu hayatta her şeyin rayında gitmesini elbette sağlayamıyor, hatta işler sık sık çığırından çıkıyor. Zaten asıl eğlence de o noktada başlıyor. Çılgın hayatını geride bırakan bir anne olarak onu hep gömlek
“Çocuklarınızın onlar doğmadan önce nasıl biri olduğunuzu bilmesi gerekmiyor. Nasıl biri olmak istediğinizi bilmeleri ve o beklentilere uygun yaşamaları yeter.”
Kulak tırmalayan sesi ve mavi kabarık saçlarıyla Marge Simpsons asla unutulmayacak bir televizyon annesi. Üç çocuklu ailesini çok seven ve onlar için her zaman en iyisini yapmaya çalışan yufka yürekli Marge, sabrı tükendiğinde sadece homurdanmakla yetiniyor. Daha da önemlisi ömür törpüsü kocası Homer’a ve yaramaz ötesi oğlu Bart’a rağmen akıl sağlığını koruyor. Onu sevmekle kalmıyor, ayakta alkışlıyoruz.
“Bu ağaç bana babanızı hatırlattı. Ortası yuvarlak, yukarıya doğru seyreliyor ve dokunduğunuzda elleriniz yapış yapış oluyor.”
Parlak kariyerini bir kenara itip (ikisi hiperaktif) dört çocuğuna bakmak için eve kapanan Lynette Scavo sevgi dolu, fedakar ve disiplinli bir anne. Ama biz onun en çok dürüstlüğünü, komikliğini ve sinir krizinin eşiğindeki ruh hallerini sevdik. Anneliğin tozpembe olmadığını her fırsatta yüzümüze vuran, akıl sağlığını korumak için sıkı bir mücadele verdiğini dile getirmekten çekinmeyen Lynette, televizyon ekranlarının en gerçekçi annesi.
“Ah Lauren, dört çocuk annesiyim. Bugün 05:00’te kalkmam gerekti. Öğle yemeklerini ve kahvaltılarını hazırladım, ikizleri okula bıraktım ve bütün kasabayı bir bebek ve hasta bir çocukla dolaştım. Bana önceden plan yapmamı söylemek kanat takmamı söylemek gibi bir şey
Griffin ailesinin en aklı başında, en normal üyesi Lois Griffin. Marge Simpsons’ın bir nevi izdüşümü. Lois’in hayatı hiç de kolay değil. Üç çocuğunun en küçüğü Stewie, şiddetli bir Oedipus kompleksinden mustarip ve sürekli tuhaf planlarla annesini öldürmeyi planlıyor. Diğer iki çocuğu da ergenliğin zirvelerinde geziniyor. Evin köpeği Brian, kendisine aşık. Bu tabloya bir de şapşal ve vurdumduymaz kocası Peter Griffin’i ekleyince Lois Griffin’e saygı duymamak işten değil.
“Mutluluğun sırrı tüm gerçek duygularınızı içinize gömmek ve uzlaşmacı bir yaşam sürmek.”